Ayasofya’yı kapalı tutmak ..
Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semaları tutuşturan lanetine hedef olmaktır. Hitabeler, Necip Fazıl Kısakürek ( Ayasofya - sozleri.org )
Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semaları tutuşturan lanetine hedef olmaktır. Hitabeler, Necip Fazıl Kısakürek ( Ayasofya - sozleri.org )
Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allâh’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARlN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır. Allah işitendir, bilendir. Fatih Sultan Mehmed Han
İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.
Ayasofya, mimari gelenek anlamında gerçek sahibini Osmanlılarda buluyordu. Zira Anadolulu ik mimarın (Aydınlı Antemios ve Miletli lsidoros’un) eseri olan Ayasofya, ne Doğuda, ne de Batıda bir challenge (meydan okuma) olarak kabul edilmiş, göklerde bir defa görülen ve sonrasında uzayın derinliklerine ağan bir kuyruklu yıldız gibi çocuksuz kalmıştır. Oysa bin yıldan fazla bir zaman sonra Osmanlılann, daha önce adeta bir program dahilinde başlattıkları tek ve merkezi kubbeli mekan arayışları, Ayasofya’run meydan okuması karsısında tahrik olacak ve Edirne Selimiye Camiinde zirvesine ulaşacak mükemmel bir merkezi kubbeli cami formunu geliştirmeyi başaracaklardır. Böylece lbn Rüşdü Batıya vermiş olan Müslümanlar, karşılığında Ayasofya’yı almışlardır. Mustafa Armağan
Ayasofya geçmişimizdir Peygamber müjdesiyle fethi gerçekleştiren şerefli kumandan ve askerlerin bir hatırasıdır. Fethin sembolüdür. Kilise iken cami olması tarihin akışını değiştirmiştir. Biz Ayasofya’nın cami olması ile bütün dünyaya şunu ilan etmişizdir kendisine hizmetle şereflendiğimiz değerlerimiz diğer bütün değer sistemlerinin üstündedir. Camileşerek asli hüviyetini bulan bu mübarek yapı ezanı, tekbiri ve beş vakit eda edilen namazı ile adalet ve aşk ile yücelen bir hâkimiyetin sembolü olmuştur. O cami olarak durdukça üstünlük devam etmiş, düşme emareleri görüldüğünde onun da tadı kaçmaya başlamıştır. Mehmet Lütfi Arslan
Ayasofya’daki İsa Mesih’in portresiyle ilgili bu iddia çok uzun yıllardır bilinmesine rağmen son birkaç yıldır gündeme getirilmeye başlanmıştır. İddianın sahiplerine göre Ayasofya’daki Desis Mozaiği’nde görülen kişi gerçekte İsa Mesih (jesus Christ) değil, onun adı altına alınarak gerçek kimliği tarihten silinmiş olan Anadolu Ermiş’i Tyanalı Apollonius’ tur! Tyanalı Apollonius genç yaşında Pisagorcu (Pythagorean) bir gizli (occult) örgütüne inisiye edilmişti. Sayılar ve onların sırları ile ilgilenen ve bunlardan yola çıkarak çeşitli öngörüler, kehanetler ve varsayımlar oluşturan bu örgütün 1. Yüzyıldaki ünlü kişisi Apollonius’tu. Sayılar ve bunlara ait numeroloji aynı zamanda astroloji, alşimizm ve Hermetizm ile bağlantılıydı. Sayıların ezoterik (içsel/batıni) değerleri bu Hermetistlere göre insanların hayatlarını yönlendirmekteydi. Aytunç Altındal